Nasılsın Meraklı insan?
Mart ayına girdik bile. Geriye dönüp şöyle 3-4 yıl öncesine baksanız sanki yaşananların çoğunu tahmin etmişsiniz değil mi? Pek de şaşırtıcı gelmiyor olanlar. Oysa bu ayın başında yine büyük bir şaşkınlık yaşadık. Bültenin bu sayısında Geri Dönüş Önyargısı’nı aktarmak istedim. Biraz kendimize bakışımızda farkındalık sağlaması dileğiyle.
Bültende neler var?
Meraklı soru
✍️ Geri Dönüş Önyargısı
🎙 Beyin Sisi
👀 Merak Listem
Ne izledim?
Ne okuyorum?
Podcast önerileri
Meraklı düşünceler
Merakla kalın,
Çağrı
meraklı soru
“Bu ara vaktini neyle boşa harcıyorsun?”
Tıklayıp yanıtını tweet atarak paylaşmak ister misin?
Geri Dönüş Önyargısı

Çevrenizde fark etmişsinizdir, bir durumun içindeyken onu anlamayan ya da bilmeyen kişiler olay geçtikten her şey ortaya saçıldıktan sonra “ben zaten biliyordum” bunu derler. Hayır sosyal medyadan falan bahsetmiyorum. Aslında Twitter’a ve Youtube yorumlarına direk uyuyor.
Örneğin Udemy’de Girişimciler için Hikaye Anlatıcılığı ve Şiddetsiz İletişim eğitimlerim var. Gelen yorumlardan bazılarda şunu görüyorum: “Ya bilinmeyen bir şey anlatmamışsız. Her şeyi biliyordum.” Biliyorsa harika kesinlikle! ancak eğitimden önce bu kişinin hikaye anlatıcılığı ya da şiddetsiz iletişim bilgisini ölçseydik eğitimin ardından yaptığı bu yorumda sizce ne kadar haklı olabilirdi?
Bu durumu eğitimlerde sıklıkla yaşıyorum. Eğitimlerim öncesinde ihtiyaç analizi yapmaya özen gösteriyorum. Kişileri tanımak ve anlamak önemli. Bir de eğitim sırasında kişileri gözlemleyerek onların düşüncelerini o an ki süreçlerini fark edip içeriği değiştirmek de önemli. Eğitimlerde ise bazen küçük numaralar eklemeyi seviyorum. Eğitimin başında kişiler bunu fark edebilir ama genellikle etmiyorlar.
Örneğin, bir eğitim materyali tasarlama eğitiminde kişilere yaratıcılığımızı geliştireceğimizi ve daha önce kullandıklarımızdan farklı materyaller kullanacağımızı söyledim. Hatta materyal köşesindeki masanın üzerinde hiç materyal yoktu. Sonra dedim ki bir eğitimi tasarlarken hangi materyallerini kullanmak istersiniz ? Herkes söyledi aklına gelenleri… Kağıt, post it, kalem, bilgisayar, powerpoint, Kahoot, VR, photoshop, tablet, kitap… Böyle tüm her şeyi saydılar. Ben de yazdım. Her şey bu kadar mı diye sordum ve evet dediler. Sonra yazdığım tahtaki materyallerin üzerine “yasaklı materyaller” yazdım. Herkes 2–3 dakika sessizleşti.
Sonra bunları kullanamayacak mıyız dediler. Ben de kullanamayacaklarını söyledim. Sonra ekiplere bunları kullanmadan tasarlamaları gerekeen eğitim isimlerini verdim. Zorlansalar da üretmeye başladılar. Sonra o şaşkın olanlar onlar değilmiş gibi bana “Ya Çağrı ben zaten böyle yapacağını bildiğimden şunu bunu söyledim, şunları ise söylemedim” demeye başladılar. Oysa yasaklı dediğimdeki yüz ifadeleri ne kadar habersiz yakalandıklarını gösteriyordu.
Peki neden böyle düşünüyoruz?
Bir olay yaşanırken fark etmediğimiz ancak sonra her şey ayyuka çıkınca ben biliyordum demek neden? Bu durum ve biraz da birisi bir şeyler başardığında zorluklarını başarı sonrası küçümseme eğilimimiz var. Çünkü artık o kişinin nasıl başardığını biliyoruz ve geçmişe dönüp bakınca ya zaten bu çocuk oyuncağı diyoruz.
Bu durumların nedenlerini araştıranlar bu duruma “geri dönüş önyargısı” demişler.
“Edinilen bir bilgi ile geçmişe dönüp baktığımızda bu durum kolay bir iş gibi görünmesi.”
O yüzden şu an sahip olduğumuz bilgi ile geçmişe dönüp baktığımızda o durumu değerlendirirken kendi önyargımız ile karşılaşırız ve her şey geçmişte çok kolay gibi gelir. Oysa bilginin yokluğunda ise çözümeyeceğimiz ve anlamayacağımız şeyler tarafından uzun süre esir edilebiliriz.
Geçmiş olaylara dönüp bakarken bir şeyler çok kolay görünüyorsa, kendimizi durdurup bir soralım:
Bu durumda geri dönüş önyargısına sahip miyim? Böyle kolay gelmesinin nedeni bu olabilir mi?
🤝 Destek Olmak istersen?
İçeriklerimi seviyorsan ve bu alanda daha fazla üretmem için destek olmak istersen, Patreon hesabımdan bana bir kahve ısmarlayabilirsin. --> Patreon Çağrı Küpeli
🎙Beyin Sisi
Evden çıkarken anahtarınızı içeride mi unutuyorsunuz? Telefonla konuşurken telefonunu mu arıyorsun? Bir sohbet içerisinde bir anda ortamdan koptuğunu mu hissediyorsun? Bir yere gittiğinde oraya neden gittiğini mi sorguluyorsun? Odaklanmakta güçlük, unutkanlık artışı, verimsizlik ve zihninde bazı anların kaybolduğunu mu düşünüyorsun? Eğer bunlar ve daha fazlası varsa Beyin Sisi’ne sahip olabilirsin. Beyin sisi’nin ne olduğunu, belirtilerini ve çözüm önerilerini dinlemek istersen bölüme bekliyorum.
Dinlemek için: Spotify, Apple, Google, websitesi
Merak Listem

Oksitosin yani şefkat hormonunuz yüksek mi? Üstelik oksitosin seviyesi yükselmeye başladığında durdurmak yerinde üretmeye devam ediyormuşuz. Peki nasıl yükseltebiliriz sorusuna Gazete Oksijen’deki köşesinde Ayşegül Çoruhlu şöyle diyor: *
“Sarılmak. 10 saniye sarılmak bile oksitosini artırır. Yardım etmek. Biri için yemek yapmak. Başkasını ‘gerçekten’ dinlemek. Göz göze bakma süresini uzatmak.” devamı yazısında.
Oğul Türkkan Eminönü’ndeki balık ekmek ile Fish & Chips’i kıyaslıyor. Okuması keyifli ve bizim aslında balık ekmek konusunda neden daha fazlasını yapamadığımızı da sorgulatan bir yazı.
FluTV’de “Türkiye 100 Kişi Olsaydı” serisinde Konda Araştırma’nın genel müdürü Aydın Erdem ile komplo teorilerini inceliyor. Hani komplo teorilerine daha çok inanıyoruz? Merak ediyorsanız bu videoyu izleyin derim.
Zahmetsizliğin, zorlamadan hayatı kabul etmenin her şeyi daha kolaylaştırdığı ve iyileştirdiğine inananlardan mısın? Better Ideas kanalı zahmetsiz kişisel gelişime dair güzel bir içerik sunuyor.
Dünya Ekonomik Forumu, Uluslararası Para Fonu verilerine dayalı olarak Avrupa için bazı ilginç içgörülerle sunan küresel işsizlik tahminini haritaladı. Avrupa’da Bosna Hersek %17.2 ile en yüksek, ardından Kuzey Makedonya %15 ve İspanya %12.5 ile geliyor. Tr için verilen veri ise %10.5 olduğu. Ancak bu rakam bizim için gerçeği yansıtıyor mu? Hiç sanmıyorum.
📺 Ne izledim?
Wild Wild Country - Vahşi Kırlar mini belgesel serisine başladım. Osho’nun ilk andan başlayarak Oregon’da kurduğu tarikatı, hayatına ve bu süreçte onunla birlikte olan insanların nasıl katıldığı, Oregon’daki çorak araziyi nasıl dönüştürdüklerini görmek oldukça etkileyici. Tabii ki sonrasında silahlanan ve hatta biyolojik silahlar kullandığı iddiası ile barışçıl bir topluluktan bir anda şiddet yanlısı bir tarikata dönüşümünü anlatıyor. Kitapları hala en çok satılanlarda ancak öğretilerinin nereye gittiğini görmek oldukça düşündürücü.
📕 Ne okuyorum?
Sally Rooney’nin kitabı “Normal İnsanlar” kitabını okudum. Dizisi oldukça övülüyordu ama izlemedim. Kitabını da okurken keyif aldım ama hikaye örgüsü ve yaşanan olaylarda büyük bir “climax” yani bir en üst noktaya tırmanan kriz görmedim. Yine de akıcı bir roman.
Altını çizdiğim ilk yer:
“Onunla birlikte olmanın yalnızlığına iyi geleceğini düşünmüştü ama birliktelikleri yalnızlığını sanki içine ekili, öldürülmesi imkansız inatçı bir şey haline getirmişti.” s.81
Geçen hafta okuduğum “Drive” kitabına 6.5 puan verdim. Kitabın içerisindeki bazı bilgileri farklı kaynaklarda okusam da bunları birbirine bağlama ve ortaya yeni bir motivasyon şekli çıkararak aktarmasını çok sevdim. Motivasyon kavramına farklı bir bakış açısı arayanlar için harika bir kaynak.
🎧 Podcast önerileri
Yeni Haller podcast’inde Özgür Mumcu ve Eray Özer “Özür dilemeyenler ülkesinde: Özrün Sosyolojisi” bölümüyle özür dilemeyi anlatıyorlar. Özür dilemek bize aslında oldukça iyi hissettiren ve bağı güçlendiren bir etkiye sahipmiş. Ancak dilemediğimiz için bunu bilmiyor olabiliriz.
How to Build a Happy Life n podcast’inde “A new formula for happiness” yani mutluluğun yeni formülü bölümünü çok sevdim. Mutluluk üzerine bakışımıza hızla bir etkisi var.
Ten Percent Happier podcast’inde Dan Harris, La Sarmiento ile “How to be less judgmental(of other people and yourself” bölümünde başkalarına ve kendimize karşı nasıl daha az yargılayıcı olabileceğimizi konuşuyorlar.
Haftanın düşünceleri
"Bilginin en büyük düşmanı cehalet değil, bilgi yanılsamasıdır." Daniel Boorstin
İlber Ortaylı’nın yarı cahilden kork demesi de bundan değil mi? Bildiğini sanan kişinin öğreneceği bir şey kalmıyor maalesef.
—
Siyasilerin isimlerini zor hatırladığımız, görevini yerine getirirken bağırıp çağırmayan, hesap veren, işini layıkıyla yerine getirirken hatalarını kabul eden birilerinin bizi yönettiği ve çakarlı araçları trafikte yılda 1 kez dahi görmediğimiz bir yönetim mümkün.

5 Saniyen daha var mı?
5 saniyenizi daha ayırıp, bülteni Sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilir misin?
Bülteni Twitter'da paylaşmak için tıkla!
Arkadaşına göndermek için link:
Bülteni okuduğun ve daha fazla kişiye ulaşmama destek olduğun için teşekkür ederim. Merakla kalın!
Çağrı