Merhaba meraklı insan,
Hayal Kulübü’nün ikinci buluşmasını bugün 19.00’da Yeldeğirmeni’nde Niarmena Cafe’de gerçekleştiriyorum. Aramıza katılmak ve birlikte hayal kurmak istersen Whatsapp grubuna dahil olmayı unutma.
Hayalini ve hayal kasını geliştirmek için yola çıkıyoruz.
Keyifli pazarlar,
merakla,
meraklı soru
"Bir arkadaş aramaya çıkarsanız, onların nadir olduğunu göreceksiniz. Arkadaş olmak için dışarı çıkarsanız, onları her yerde bulacaksınız." Zig Ziglar, Yazar ve Konuşmacı
Sen bugün hangi amaçla çıkıyorsun?
100 Saniye Molası

Son dönemde dikkatimiz çabuk dağılıyor değil mi? Kolayca yapacağımız bir iş yerine telefonda oyalanıyoruz. Akışa girmek üzereyken gelen bir bildirim ya da zihnimizden geçen bir düşünce ile dağılıp toparlanamıyoruz. Her şey üst üste sıkışmaya başlıyor ve bu biz de endişe yaratırken dikkatimiz daha da dağılıyor. Peki bir biskrem versem? Sponsorum değiller ama neden olmasınlar. Tanıdık varsa, tanıştırın arkadaşlar :)
Böyle anlarda bir molaya ne dersiniz?
Mola almak neyi değiştirir ki?
100 saniye neyi değiştirebilir ki?
Ne kadar kısa süre değil mi? Belki benim bu cümlemi okurken 100 saniyeyi dolduracağız. Sıkılıp başka bir şeye geçeceksin. Ya da merakını cezbedebilirsem okumaya devam edeceksin. 100 saniye bitti, kararın hangisi?
NBA’de koçlar takımları momentumu kaybedince hemen mola alıyorlar değil mi? Peki bu molalar ne kadar sürüyor? NBA’de bu molalar 75 saniye ve diğer basketbolda 60 saniye. Aslında oldukça kısa. Bu kadar kısa süreler olmasına karşın işe yarıyor mu?
NBA’de son saniye basketleri arasında gelmiş geçmiş en iyilerden birisi 2004 yılında batı konferansı yarı finalinde Lakers ve Spurs arasında yaşandı. Spurs bitime 5.5 saniye kala mola aldı. Yandan topu Duncan’a gönderdiler ve Duncan şutu attı ve takımını öne geçirdi. 0.4 saniye geriye kaldı. Lakers koçu Phil Jakcson mola aldı. Takımına henüz kaybetmediklerini söyledi ve bir oyun planı çizdi. Neredeyse 0.4 saniye... Top elinize dokunsa bitecek değil mi? Peki ne mi oldu?
Basketi attı ve takımına maçı kazandırdı.
Burada alınan mola momentumu değiştirdi. 0.4 saniye kala mola olmasaydı maçı kazanmayı geçtim topu oyuna dahi sokamayabilirlerdi.
Bu yöntemi günlük hayatımızda neden kullanmıyoruz? Aslında farkında olmadan yapıyoruz. Kahve molası, biraz hava alayım deme hali… Ancak bunları bilinçli yapmadığımızda istediğimiz etkiyi yaratamıyoruz. Basketbol’dan mola sistemini kendimize uyarlayabiliriz.
Gün içerisinde zorlandığımızda, düştüğümüzde, odağımızı kaybettiğimizde, keyfimiz kaçtığında, kendimize 100 saniyelik molalar verebiliriz. Bu molayı sadece durmak olarak düşünmemeli ve yapılandırmalıyız. Nasıl ki molalarda koçla taktik veriyor, strateji belirliyorsa bizim de bu koça ihtiyacımız var. Kendimizin koçu olabiliriz. Ya da bize iyi gelen bir kişinin bir cümlesini motto olarak alabiliriz.
100 saniyelik molalarda nefes egzersizi yapmak, kendinize yaptığınız işte iyi olduğunuzu hatırlatacak cümleler kurmak veya sadece pencereden dışarıyı izleyerek zihninizi dinlendirmek işe yarıyor. Çünkü Mikzelmihalyi ile ünlenen akışta olmak için momentumumuzu kaybettiğimizde böyle molalar ile enerjimizi yükseltmek ve odağımızı tekrar yaptığımız işe çekmek etkili oluyor.
Bu yöntemi kullanmaya hazır mısın?
Not: 2004 yılı NBA Finalini Detroit Psitons kazandı ve Mehmet Okur ilk Türk olarak NBA şampiyonlğuna adını yazdırdı. Bu da ayrı bir detay olsun :)
2025 yılında birlikte merakın gücünü yaymaya ne dersin? Beni Patreon’dan destekleyecek 100 kişi arıyorum. Şu an destekleyecen 10 harika patronum; Olcay, Altuğ, Can, Melih, Seda, Selin, Salih, Aslıhan, Döndü, Can, Ayça, Ezgi ve Greg’e çok teşekkür ederim. Patreon’da destekçi olduğunuzda şu ayrıcaklıklara erişeceksiniz.
💚💚 Patronum olmanın en önemli avantajı: Sevdiğiniz bir yaratıcıyı (benim) desteklediğinizi bilmek. Bir fark yaratmanın o sıcak, tüylü hissi? Paha biçilemez.
👀 merak listem

Jilet kelimesinin TikTok’un Shadow Ban listesinde olduğunu biliyor muydun? Nimbi (kadınlar özelinde stratejisini kuran) bir tıraş bıçağı- jilet girişimi, oldukça da büyük satışlara sahipler. Nimbi arkasının TikTok için ürettiği içeriklerin çok az izlenmesi üzerine nedenini öğrenmek için başvurduklarında “Razor” kelimesinin kara listede olduğunu öğreniyorlar. Ardından Nimbi ne yapıyor? Kurucu ortak Anna Reid Onlyfans hesabı açmayı şaka ile söylüyor ama sonra tüm ekip neden olmasın diyerek fikri hayata geçiriyorlar. Tıraş olmanın etkili yollarını paylaştıkları bir hesap kullanıyorlar. İlginç ama buraya yazacak kadar konuşturan bir kampanya. TikTok içeriklerinde viral olan örneğe şuradan bakabilirsin.
“Chuang Tzu’ya göre iyi yaşamak için geliştirilmesi gereken temel özellik esnekliktir. Hayattaki bazı şeyleri kontrol edemeyeceğimizin idrakıyla yaşamamız o esnekliğe bir katkı sağlayabilir.” Tuğçe Isıyel aposto’da kaleme aldığı Hayatın Çat Kanunu yazısında böyle diyor. Ne dersin?
Prof. Dr. Besim Dellaloğlu Flu TV’teki Olmaz Öyle Saçma Sosyoloji programında “gelenek” kavramını konuşuyor. Özellikle beni etkileyen kısmın, doğu toplumlarına daha gelenekçi gözle bakmamızın, batıdaki geleneklerin daha az görülmesinin nedeninin aslında algımız olduğundan bahsetmesi oldu. Batı’daki geleneklerin çoğunu modernlik ile karıştırdığımızdan bu gelenekleri göremediğimizi ve batı toplumlarının daha gelenekçi olduğundan bahsediyor. İlginç geldi. Bir kulak verin derim.
Felsefenin Serüveni program serisine başladım. TRT2’nin hazırladığı bu seride Prof. Dr. Cengiz Çakmak ve İsak Baydaroğlu felsefeyi doğuşundan alıyor günümüze getiriyorlar. Antik Yunan’ın Mısır ve Mezopotamya’dan aldığı sistemleri ve hatta Avrupa adının da yine buradan çıktığını anlatıyor.
Milyonerlerin 7 alışkanlığı nelerdir? Ortak olarak hangi alışkanlıklara sahipler? Bu soruyu sormak ve yanıtlara bakmak bile milyoner hissi veriyor değil mi? Değil ama konumuz da değil :)) The futur kanalında videoyu görünce izledim. 7 alışkanlık şunlar: 1. “Eyleme Yönelik Önyargı” ki eyleme geçmenin öneminden bahsediyor, 2. “Zamana Değer Vermek”, 3. “Yabancılarla Konuşmak”, 4. “Sonsuza Dek Öğrenci Olmak”, 5. “Sorular > Cevaplar”, 6. “Geri Bildirim Bir Armağandır” ve 7. “Yenilik Karmaşıktır” diyor. Aslında pek yeni bir şey yok ancak bu alışkanlıkların yarattığı mindseti keşfetmek için videoyu izleyin derim. Asıl ihtiyaç bence o mindset’te.
Bu Mu Yani podcast’i yayın hayatına son verdiğini ve bundan sonra bölüm yayınlamayacaklarını söyledi. 5.5 yıldır üreten Oğulcan ve Zuhat podcast’in popülerleşmesinde çok büyük katkıya emeğe sahipler. Son bölümlerinden nedenlerini ve yeni maceralarını paylaşırken anlattıkları zorlukları, üretme ve yaratıcılık için kendini zorlamanın yoruculuğunu çok iyi anlayabiliyorum. Bölüme bir göz atın, dinleyin derim. İyi ki varsınız, emeğinize sağlık, kattığını her şey için sonsuz şükranlar, Bu Mu Yani!
İnsanların seni sevmemesine razı olabilir misin? Yani sevilmeyen insan olmaya cesaretin var mı? Cesareti ekliyoruz çünkü sevilemeyen kişi olmak, dışlanmak en büyük korkularımızdan birisi. Pınar Özkent youtube kanalında herkesten daha başarılı olmak için insanların seni sevmemesi riskini almak gerektiğini ve bunun aslında olağan olduğunu anlatan Fumitake Koga ve Ichiro Kishimi ‘nin kitabı “The Courage to Be Disliked” ın anlattıklarını paylaşıyor.
🎙Yeni Nesil İlişkilere Vesile - Yunus Sezener
“Verilerime ve deneyimlerime göre insanların %50-55'i ben kendimle sevgili olmazdım diyor.” Yunus Sezener
Çöpçatan ve Tenkap’ın kurucusu Yunus Sezener ile konuştuğumuz bölüm 2 part şeklinde yayında. Daha sağlıklı ilişkiler kurmak için önce kendimize odaklanmak bir gereklilik. Genelde karşı taraftan beklediğimiz çoğu şey kendimizin bir yansıması oluyor. Bu bölümü kaçırmayın derim.
📕 Ne Okudum?
Bu yılın 16. kitabı Hiromi Kawakami’nin “Nakano Eskici Dükkanı” oldu. Kitap bir eskici dükkanında çalışmaya başlayan genç bir kadının, dükkan sahibi, müşteriler ile etkileşimlerini ve dükkandaki diğer çalışana olan aşkını anlatıyor. Kitapta metres ilişkilerinin yaygınlığını, Japon kültüründeki erkek egemenliği görmek, duygular üzerine konuşmaktan kaçınma halinin yarattığı karmaşayı okumak güzeldi.
Altını çizdiğim satır: “Petrol stoku bile sınırlıyken, diye düşündim, benim aşkımın kaynakları kıtmış, çok mu?”s.136
Bu yılın 17. kitabı olarak Will Heinrich’ın “Kralın Laneti” kitabını okudum. Kitabı gördüğümde hep bir tarihi roman sanıyordum. Oysa bir kasabada yaşamaya karar veren eksi bir avukatın fırtınanın sahabında kapısında 13 yaşlarında bir çocuğu ölmek üzereyken bulması ile başlıyor. Çocuğun üstün zekası, evdeki kitapları silip süpürmesi ve ürkek ancak saldırgan tavırları ile hiç çocuğu olmayan adama yaşattıklarını anlatıyor. Oldukça çarpıcı bir kitap.
Altını çizdiğim satır: “Sabahları dört yumurta kırmaya alıştıktan sonra yeniden iki yumurtaya dönmek istemiyorum.” s. 43
Meraklı düşünceler
"Eğer hayal edebiliyorsanız, o zaman başarabilirsiniz. Başkalarının istediklerini elde etmelerine yeterince yardımcı olursanız, hayatta istediğiniz her şeyi elde edersiniz." Zig Ziglar
Zig’in bu sözüne inansam da bir şey beni geride tutuyor. Başkalarına yardımcı olmak için podcast ve bülten hazırlıyorum ancak hayatta istediğim şeyi başarmaktan uzağım. Tek taraflı bir akışta kalıyorum. Veriyorum ancak almak konusunda dinleyicilerim ve okuyucularım biraz umursamaz ya da unutkan davranıyor. Geri bildirimler ve paylaşımlar oldukça nadir. Bu konuda biraz daha düşüneceğim. Belki senin de düşüneceğin bir alanı olabilir.
Merakla,
Çağrı