Nasılsın Meraklı insan?
Meraklı Kitaplar Kulübü pazar akşamı başlıyor!
Uzun süredir hayalini kurduğum ama bir türlü harekete geçemediğim bir şeyi sonunda başlatıyorum:
Meraklı Kitaplar Kulübü!
Her ay bir kitap seçiyoruz, birlikte okuyoruz ve üzerine konuşuyoruz.
İlk kitabımız da yepyeni bir çeviri: Mel Robbins’in “Bırak Yapsınlar Teorisi.”
Her ayın son pazar akşamı online olarak buluşuyoruz.
Kitabı okumak zorunda değilsiniz. Konuya meraklıysanız da katılabilirsiniz!
Eğer sen de bu kulüpte benimle birlikte kitapları keşfetmek, sohbet etmek ve düşünmek istersen, bekliyorum.
Not: Ücretsiz yapmak isterdim ancak katılım olmuyor ya da ciddiye almıyoruz. Bunu uzun süredir deneyimlediğim için minik bir ücret koydum. Bir nevi bilet olarak düşünebiliriz.
Ücreti: 100 lira. (ödeme bilgileri formu dolduranlara gönderilecektir.)
Tarih: 29 Haziran Pazar, 20.00, online
Aşağıdaki formu doldur ve kulübe katıl.
Merak ve heyecanla!
Çağrı
meraklı soru
“Hayatına nasıl daha fazla eğlence katabilirsin?"
Hayat oldukça zor, değil mi? Hepimiz bunun farkındayız. Hele bir de ülkemizde bu zorluk seviyesi gittikçe artıyor. Peki zorluklar karşısında iyi olma halimize destek olmak için eğlenceyi hayatımıza nasıl daha fazla katabiliriz? Gelin bugün bunu düşünelim.
Tıklayıp yanıtını tweet atarak paylaşmak ister misin?
Yavaşlamak için 5 Adım

Hayat aşırı hızla hareket ediyor. Haberler bakmadığımız bir saatte sanki tüm ülkede yer yerinden oynuyor, epostalarımıza yarım saat bakmadığımızda gelen onlarca eposta karşısında nasıl stresimizi yöneteceğimizi bilemiyoruz.
Alışveriş sitesine ya da AVM’deki bir dükkana girmediğimiz tek günde influencerlar yepyeni bir ürünü daha popülerleştirirken biz o ürüne sahip olmadığımız için arkadaşlarımızın artık bizi beğenmeyeceğini düşünüyoruz...
Bunların arasında bekleyen toplantıların, iş görüşmelerinin, tamamlanması gereken görevlerin eskponansiyel büyümesi bizi hiç olmadığımız kadar endişeli, anksiyete sahibi ve yoğun stres altında nefes alamaz hissettiriyor.
Peki bunca yoğunluğun arasında neden yavaşlamalıyım?
Bu soruya çok sevdiğim eski bir hikaye ile yanıt vermek istiyorum:
Bir dövüş sanatları öğrencisi Sensei’ye yaklaşır ve "Bu zanaatta ustalaşmam ne kadar sürecek?" diye sorar.
Sensei: "10 yıl" diye cevap verir.
Sabırsız görünen öğrenci "Ben bundan daha hızlı ustalaşmak istiyorum. Herkesten daha çok çalışacağım. Her gün saatlerce pratik yapmak için kendimi zorlayacağım. Usta olana kadar dinlenmeyeceğim. O zaman ne kadar sürecek?" diye cevap verir.
Öğretmen bu yeni bilgiyi düşünür, gülümser ve "20 yıl" diye cevap verir.
Bu hikayeni beni etkileyen: Daha fazla yoğunluk cevap değildir. Hayatta istediğiniz şeyleri başarmak için onları dengeli bir şekilde yaklaşmalıyız. Öğrenmek için dinlenme süresi koymazsak, öğrenmek çok daha uzun sürecek. Bizim nadaslara ihtiyacımız var, tıpkı toprak gibi.
Ne yazık ki bu fikir, modern çağda bize öğretilenlerin çoğuna aykırı; hız, aşırılıklar ve sürekli meşguliyet, yarattıkları sonuçlardan bağımsız olarak kültürümüzde kutlanır.
Ancak bugünkü yazımda yavaşlamanın önemini vurgulamak istiyorum çünkü sizden hızlanmanızı isteyen bir dünyada, tam tersini yapmanın kişisel ve profesyonel açıdan muazzam avantajları var.
Bir İtiraf:
Hayatımın çoğunu basmakalıp maksimum yoğunluk insanı olarak geçirdim. %100'den daha az yoğunluğu kaçırılmış bir fırsat olarak görüyordum. Bildiğim tek şey 10/10 çabaydı.
Bu zihniyet işe yaradı, ancak yalnızca bir noktaya kadar:
Bir strateji olarak, maksimum yoğunluk kısa ve orta vadede etkili, ancak zaman ufkunu genişlettiğinde çatlaklar gözükmeye başlıyor.
Sürekli hızlı hareket ettiğinde, her şey bulanıklaşır. Yavaşladığında, dünyayı daha net görmeye başlarsın.
Yavaşlamak, hızlanmanızı sağlar.
Daha Düzenli Olarak Yavaşlamanın 5 Basit Yolu

1- Hayır'ın Gücünü Kucaklayın
Sürekli meşguliyet genellikle hayır deme korkumuzun doğal bir yan ürünüdür.
Bu sorun, kendini iyi olarak tanımlayan kişilerde daha belirgin. İyi bir insan, kendisine zaman ayırma isteğine, her kahve sohbetine, her hafta sonu davetine, meslektaşları veya arkadaşlarıyla her akşam yemeğine evet der.
Ne yazık ki, herkese iyi davranmak kendine karşı nazik olmanın önüne geçebilir. Hayır demek kendinle bağ kurmanı yeniden sağlar.
2- Daha Fazla 5 Dakikalık Mola Verin
Microsoft'un Human Factors Lab (İnsan Faktörleri Laboratuvarı), iki günlük video toplantıları boyunca katılımcıları inceledi; 1. Gün, üst üste 4 toplantıya katıldılar ve 2. gün her toplantı öncesi 10 dakika mola verdiler.
Araştırmacılar, molaların performansı önemli ölçüde artırdığını buldu.
Gün boyunca kısa molalar vermek stresi azaltmanın ve genel performansınızı iyileştirmenin kolay bir yolu. Molalar sırasında oturabilir, yürüyebilir veya sadece gözlerinizi kapatıp nefes alabilirsin. Yeter ki mola ver.
Tıpkı Pomodoro tekniğinde olduğu gibi. 25 dakika çalış, 5 dakika ara ver.
3- Güçlü Bir Yürüyüş Yapın
Steve Jobs, zor bir problemle karşılaştığında ofisinden ayrılıp yürüyüşe çıktığı bilinirdi.
Stanford araştırmacıları, yürüyüş yapanların yürüyüş sırasında ve sonrasında yaratıcılığı ve farklı düşünmeyi ölçen testlerde önemli ölçüde daha iyi performans gösterdiğini buldu. Aslında, yürüyüş yaratıcı düşünmeyi ortalama %60 oranında artırıyor ve faydaları yürüyüşün kendisinden çok daha uzun sürdü.
4- Bahçenizi Bulun
John D. Rockefeller, zorlu programından düzenli olarak mola verip bahçesinde dolaşırdı; bu onun kişisel kaçışıydı, yavaş ve net düşünebildiği yerdi.
Ultra başarılı insanlara etkinliklerine katkıda bulunan günlük ritüelleri sorulduğunda, hepsi Rockefeller'ın bahçesinin kişisel bir versiyonunu söylüyor; bu, hayatlarında düşünmek için alan yaratmalarına olanak tanıyan bir kaçış.
Bahçenizi bulun, her gün bahçenize girin.
5- Stres seviyelerinize dikkat edin.
Çok hızlı çalışırsan ve stresli hissetmeye başlarsan, bunun yaratıcılığını, karar alma yeteneklerini ve genel olarak iş becerilerini büyük ölçüde gölgeleyebileceğini unutmamak gerekiyor.
Stres belirtileri hissettiğinde, bir mola vermen gerektiğine dair bir işaret olarak dikkate alın. Meditasyona birkaç dakika ayır. Telefonunuzda bir oyun oynayın. (ya da bir arkadaşınla havadan sudan konuş)
Stres seviyeni düşürdüğünde işleri daha etkili bir şekilde tamamladığını göreceksin.
Biliyorum bunu okuyan pek çok kişi “Çağrı, ben son dakika daha verimli çalışıyorum. Stres olmadan yapmam” diyecek.
Oysa gerçekten öyle mi? Stres ile son dakika yapılan işlerde büyük eksiklikler, detaylarda hatalar göze çarpıyor ancak zihnimiz bizi yanıltarak yapabileceğimize dair kandırıyor. Son dakika yerine zamanla yaptığında işlerin daha iyi olduğunu fark edeceksin. Bir dene.
Kapanış
Bugün yaptığın her şey, 90 yaşındaki benliğinin geri dönüp yapabilmeyi isteyeceği bir şeydir.
Yavaşla, etrafına bak, anı kucakla.
İstediğin büyümenin, kaçındığın durgunluğun diğer tarafında olduğunu fark ettiğin anda tüm hayatın değişecek.
Mini Ödev
Neyin yavaşlamaya değer olduğunu düşünmek için bir dakikan ayır: Hangi projeye iki kat daha uzun zaman ayırıp yine de tamamlamaya değer bulabilirsin? Hangi iş aceleye getirilmeyecek kadar önemlidir? Hangi ilişkine daha fazla vakit ayırmak sana iyi gelecek?
🎙 İyilik Yapmak Enayilik Midir?
İnsanları nasıl görüyorsun? Düşman mı? Yabancı mı? Rakip mi?
Peki ya… bir aziz gibi görmeye başlasaydın? Neler değişirdi? Ya da bunu neden yapmalısın?
İnsanların içindeki iyiyi görmek yorucu ve tek taraflı bir çaba olarak mı geliyor? Peki bunu değiştirsen neler olurdu?
Dinlemek için: Spotify, Poddy Apple, Google, YouTube
📕 Ne Okudum?
Kobo Abe’nin Kumların Kadını kitabını okuyorum. Hobi olarak böcek avcılığı yapan birisinin, yeni bir tür keşfetme heyecanıyla yaptığı gezi sonucunda kumların arasındaki bir köye denk gelir ve kendisini bir anda kumların çevrelediği bir evde bulur. Kumdan çıkmak, tırmanmak mümkün değildir ve kum evi de gittikçe yutmaktadır.
Altını çizdiğim satırlar:
“İyi de, o zaman sırf kum küremek için yaşamış olmuyor munuz?”
…
“Biz bu kumları her gün durmadan temizlediğimiz için bu köy var olabiliyor. Biz küremeyi bıraksak on güne kalmaz tüm köy kumların altında kalır. Bak, şimdi de sıra arka taraftaki komşuda.” s. 34
Bazen boşa kürek çekme tabirini yaşayarak öğreniyoruz. Yaptığımız şeyin içindeyken fark edemiyor, dışarıdan görenlerin de söylemlerini duymak istemiyor hak da vermiyoruz.
Bu ara hayatında hangi alanda boş kürek çekiyorsun?
Meraklı düşünceler
"Kendini ne kadar açık ifade ediyorsun? Ne kadar imalarla, dolaylı söylemlerle anlaşılmayı bekliyorsun? Büyük çoğunluk kendisini anlayacak insanların zihnini okumasını istiyor, bekliyor. Oysa kimsenin böyle bir becerisi yok. Peki bunu beklerken daha da anlaşılmadığımızı fark etmek için ne gerekiyor?
—
Merakla kalın!
Çağrı